19 Eylül 2015 Cumartesi

Yalnız Kalalım Biraz...

  Şu sıralar yalnız kalmaya ne kadar da çok ihtiyacımız var. Hayatta umudumuzu bitirecek birçok olayın tesiri altında kalmışken, yalnızlık en büyük umut. Her gün televizyondan aldığımız kara haberler, savaşlar, şehit haberleri, cinayetler, mazlumların yürek yakan halleri… Yazarken bile yoruluyor insan. Hayatın acımasızlığı karşısında çaresizliğimizi ifade eder gibi her hadise...

  Yalnız kalmaya ne kadar da muhtacız. Hayatın debdebesi içerisinde yorulmuş ruhlarımız, her olumsuz haber sonunda yarın için duyulan endişeyle yorulmuş zihinlerimiz, bir şeyleri düzeltmek uğruna koşturan bedenlerimiz yalnızlığa ne kadar da muhtaç. 

  Toplum olarak psikolojimiz o kadar yıpranmış ki insanlar birbirleriyle iletişim kurmaktan korkar olmuşlar. Her gün gelen şehit haberleri, yapılan saldırılar sonucunda insanlar artık sokakta yürümekten bile çekinir olmuşlar. İnsanlar artık “kalabalık yerlerden geçmesem, acaba bomba falan patlar mı?“ gibi düşünceler içerisindeler. Toplum olarak iki üç aydır rahatımız, huzurumuz kaybolmuş. 

  Yurt dışında eğitim görmekte olan bir arkadaşım anlatıyor: “İnsanlar o kadar rahat ki, yolda yürürken birisi gelip tanımadığı halde sizinle bir anda sohbet etmeye başlıyor, size tavsiyeler veriyor. Alışveriş merkezlerinde tüm kasiyerler güler yüzlü. İnsanlarda hiçbir şekilde yarın kaygısı yok.”

  Toplumumuz ciddi anlamda bunalım geçiriyor. Müslüman kimliğimizi kaybediyoruz yavaş yavaş. Silkinip kendimize gelmemiz gerekiyor. Bunun için de yalnız kalmaya ihtiyacımız var. Gazetelerden, televizyon kanallarından, sosyal medyadan biraz olsun uzak durmamız gerekiyor. Bu mecraların yaptıkları tek şey toplumun psikolojisini bozmak. Bırakalım bunları bir kenara, kendimize gelelim, özümüze dönelim.

 Yoksa psikolojisi bozulmuş bir toplumu, insanların insanlardan korktuğu bir toplumu sindirmek çok kolay olur. Yalnız kaldığımız sürece elem verici bu hadiseleri daha iyi yorumlayabilir ve böylece hayata tutunmanın yollarını daha iyi kavrayabiliriz.
İyisi mi yalnız kalalım biraz...

  Ali Töke