12 Eylül 2015 Cumartesi

"Sapan Taşlı Çocuklar"

    Dinle ey kadim dostum. 

   Âfâkın çehresi kızarmış sitem ediyor seni anlatmayan şiirlere. Bulutlar şimşekleri hıçkırarak seni ağlıyor tan yelinde. Toprak ayıbını örtmek için yalvarıyor kar tanelerine. Beyt'ül Makdis bağrına basıyor seni vefasız geçen her günde.

   Ey gözlerine Mescid'i Aksa'yı sığdıran aziz kardeşim. Sen ki o küçücük ellerinle, dağları yerinden oynatan toplara karşı, Ebabilin Ebrehe'ye attığı taşlar misali savaş veren bir cihat erisin. Sen ki üç maymunu oynayan tüm insanlığa gür seninle "Ben buradayım, savaşıyorum ve mücadelem bitmeyecek." diye haykıran savaş bestekârısın. Ve yine sen ki zulme attığın her taşla umudun bitmediğini, bitmeyeceğini, her seferinde dilsiz şeytanların kalın kafataslarına çivileyen bir çığlıksın.


   Bunların yanında; sen sapanını eline alıp her sabah, kör bir kurşunla pak alnından vurulup yere uzanabilme ihtimalini göze alarak, Gazze sokaklarında her bir moloz yığınını kendine korunaklı bir kale bilip, çorak yüzlü zalimlere bir nebze de olsa zarar verebilmek için mücadele verirken, biz senin sapanını aldığın o eline ayfonlarımızı alıp, belkide dakikalarca düşünüp zekice bir tweet atarak mücâhid oluyoruz. Evet azizim, utanarak söylüyorum ki senin sapanlı mücadeleni, biz tweetli mücadele olarak biliyoruz.


   Siz her gün annenize bir daha görememe ihtimali ile bakarken, biz annelerimize bazen utanıp sıkılmadan "Of anne." bile diyoruz. Belki de siz geri döndüğünüzde kardeşlerinizi, annenizi, babanızı görememe ihtimalini bildiğiniz halde ekmek kuyruğuna giderken, biz çöp atmaya bile binbir laf eşliğinde gidiyoruz. 


   Eğer bir gün bu dünya gül bahçesine dönecek olsa, biliyorum ki siz gül olup rayiha lar saçarken, biz sadece o bahçenin fotoğrafını çekip tweetlemekten başka bir şeye teşebbüs etmeyeceğiz... 

   Her şeye rağmen yine de Kudüsün gözlerinden, sapan taşlı çocukların ellerinden öperim..!

   Rıdvan Çelik